5 kızı var boncuk gözlümün, ismini sormadim, boncuk gözlüm dedim ona hep çünkü :)) Kızlarımın üstüne titredim hep diyor, hepsini okuttum, hepsi yüksek tahsilli, çalışıyorlar. Evlendiler, hiç bekar kızım yok benim diyor gururla, ama 2. gün oldu gelmediler. Bunu söylerken kapıya bakıyor. Alzheimer hastası boncuk gözlüm, eşini geçen sene kaybetmiş , o da gitti diyor. Bir başıma kaldım. :((
Reyhan teyzem Sakaryalı, 72 yaşında gözleri görmüyor ama hafızası yerinde. Çok titiz, o durumda bile eşyalarına kimseyi dokundurtmaz, her işini kendisi yaparmış. Nasıl tatlı dilli anlatamam. Tane tane konuşuyor, türkçeyi de çok güzel kullaniyor. Benim 20 tane oğlum, 15 tane de kızım var diyor, siz de bu sayıya dahil oldunuz. Defalarca sarıldı, öptü. O anlattı biz dinledik eşimle. Dualar etti bolca.
Kaymakam amcamız, tanışma esnasında mesleğini utana sıkıla söylüyor, alçak gönüllü çok. Ben çok güzel bir ömür geçirdim diyor, iyi bir insan olmaya çalıştım, kötü olmak kolaydır, iyi olun çocuklar, birbirinizi sevin, koruyun, kenetlenin diyor. Hayat kötü olmak için, üzülmek için, pişman olmak için çok kısa geri dönülmüyor, kaliteli yaşayın, ana- babalarınızın kıymetini bilin diyor. Sana saygım da hürmetim de sonsuzdur, nasihatleriniz kulağımıza küpe, ricalarınız ise başımızın tacıdır.
Meryem teyzem, şarkı sözü yazıyor, bestelerim vardı ama yırttı kardeşim diyor. Israrlarımla yeniden yazacak ve ikinci ziyaretimde büyük bir zevkle onları okuyor olacağım. :) He bir de güneş gözlüğü istedi, tüm çabalarımla öğrendim bunu da. Taşlı, parlak, büyük, şatafatlı bir güneş gözlüğü olsun dedi :) Resimde en soldaki.
Nimet teyzem, çok candan, hep elimi tuttu sıkıca hiç bırakmadan. Dualar etti birbiri ardına. Ben seni çok sevdim, hep gelin diyor. Kocasının adı Cafermiş. Cafer amcan bırakmıyor ki ben de geleyim çocuğun olduğunda göreyim, kahveden de çıkmıyor diyor. ( Halbuki kocası sizlere ömür) Anılarıyla yaşıyor Nimet teyzem, can paresi.
Perihan teyzem biyoloji öğretmeni. Deniz Baykal ve Adnan Kahveci'yi ben okuttum diyor. Benim öğrencilerimdi gurur duyuyorum onlarla. Kim bilir Perihan teyzemin de ne hikayeleri vardır kalplere sığmayan, hangi nedenler getirmiştir onu da buraya.:(
Nice hikayeler, dinleyicileriyle buluşmak istiyor. Tüm yaşanmışlıklardan bir ders çıkarmak ve bunları birinci ağızdan dinlemek en anlamlı öğreti olur herhalde hayatta. 85 kişilik bakım evinde 50 kişinin akli dengesi yerinde ise ve bu 50 kişinin yaş ortalaması 70 desek, toplamda 3500 yıllık tecrübe var demektir. Ve o anılarla, yakın geçmiş bilinciyle hergün yastığa başlarını yalnız koyup, yalnız uyanmak var. Geride kalan ise kocaman bir yokluk, gariplik.
Annem beni ve ağabeyimi pamuklara sardı büyütürken, babam gözünden sakındı, çünkü biz bakıma muhtaçtık. Peki onlar yaşlanırken bakıma muhtaçken adil mi kolaya kaçıp bırakıp gitmek. Bu mu layık olan. Uykusunu feda etmiş, uyutmuş, aç kalmış yedirmiş, açıkta kalmış giydirmiş, yeri gelmiş endişelenmiş. Derdine derman olmuş, hastalığına şifa bulmuş. Güneş açmadan yollara düşmüş, çalışmış, didinmiş anne - babalarımızı kolay mı ölümün yalnızlığıyla baş başa bırakmak.
Gidin görün, garipliği, yalnızlığı koklayın orada. Yarının ne getireceği hiç belli olmaz bugün onlar, yarın belki de biz alabiliriz yerimizi o sandalyelerde. Hayırlı evlat olalım ki, hayırlı evlatlarımız olsun, beklediklerimiz değil bekleyenlerimiz olsun. Oradaki yalnız yaşlılarımıza nefes olalım, umut olalım. Yolumuz bolca düşsün, düşsün ki empati yeteneğimiz gelişsin.
Yarınki yolculuğumuz Çocuk Esirgeme kurumuna, biz bir mutluluk da oraya götüreceğiz. En güzel bayram bu bayram. Herkese iyi bayramlar :)